ONUR EKMEKÇİLER
Reading Literacy 26 Şubat 2024

Son Sınıf ile Yurtdışında Eğitim ve Başvuru Sürecine Bir Bakış

Öncelikle herkese bolca selamlar tüm değerli okuyan ve vaktini benim bu küçük çaplı revizyonist zihin dalışıma şahitlik için ayıranlar. İnanıyorum ki (ve bir nebze de biliyorum) aramızda yurtdışında okumak, yurtdışında iyi hatta çok iyi bir üniversitede okumak isteyenler var. Bu istek kadar anlaşılır bir istek olamaz bence, bu yapmak istediği şeyi iyi yapmak isteyen insanın yarınlarda çalışmaları ile nüfuzunu hayatın birçok alanında hissettirebilmesi için biçilmiş kaftan, atılması gereken bir adım, bir dönüm noktası. Ve falan filan… Benim tarafımdan, mezun olmasına haftalar kalan ve birçok başvuru sürecinin içini bilen biri için dilediğimiz kadar ulvileştirebileceğimiz bu amaç göründüğü kadar herkesin isteyeceği bir şey değil. Bunu kimsenin hayallerini incitmek ya da pilavdan döndürüp kaşık kırdırmak için söylemiyorum. Benim bir isteğim var, o da herkesin yurtdışında okuma furyasının içinde gerçeklere biraz daha erkenden uyanması, benim gibi her şeyi yaşayarak ve geç kalarak öğrenmek zorunda olmaması. O yüzden bu yolculuğumun ya ortasından ya da sonundan (artık ben de bilmiyorum neresindeyim) bir geriye bakış ile yaşadıklarımı anlatmak, sizleri de bir nebze aydınlatmak istiyorum. Eğer bu yolda bana katılmayı hala istiyor ve “aman şimdi can sıkmaya ne gerek var” demiyorsanız başlayalım.


Öncelikle yapıldığını ilk gördüğüm hataya parmak basmak istiyorum (çünkü bunu çok duyuyorum ve fazlasıyla garipsiyorum): yurtdışına gidersem her şey çok iyi olacak safsatası. Birçok yaşıtımın lise sürecinde yurtdışına başvurmak ve lise hayatlarını bu amaca ayırmak istediklerini duydum bu güne değin. Ama sormayı çok sevdiğim bir soru var her yurtdışıcıya, “Sen neden bu gemidesin, seni hangi rüzgar attı?” Aldığım cevapların büyük çoğunluğunun beni dumura uğrattığını söylemem gerek. “Orada her şey güzel”, “Buradan kurtulsam yeter” ve türevi yanıtları akıl almaz derecede ciddiyetsiz ve safça buluyorum. Bir yerde her şey iyi olamaz; yurtdışında okumak her şeyi daha güzel yapmak zorunda değildir; ülkeden gidince hayat elbet daha güzel olacak diye bir kaide yok! Bu yanıtları veren kesimden kendimi dışarıda tutmuyorum ayrıca, ben de bir dönemler bu gruba pek tabii dahildim. Ama şunu anladım, bu iş herkesin harcı değil ama olmak da zorunda değil çünkü pek çok farkı da olsa yurtdışında üniversite okumak Türkiye’de üniversite okumak gibi kendi problemleri ile geliyor. Hollanda’da mı okumak istiyorsunuz, o halde ev fiyatlarına bakmaya başlayın, uçak biletleri de bu bütçede, orada yaşam pahalı bir de, eğitimin ilk yılında atılma riskiniz beklediğinizden yüksek, ha bir de Flemenkçe bilen kaç kişi var aramızda, Hollanda kültüründen anlayan, daha önce yaşamak için ülke değiştirmiş olan, ailesinden uzakta yaşayan, üniversite hayatının farkını deneyimleyen (imla kurallarını biraz dağıttım kusura bakmayın lütfen)? Bunlar sadece başlangıç bu arada ve bu sadece Hollanda’da okumak isterseniz. Peki, yapamaz mısınız? Hayır, hem de nasıl yaparsınız. İşte bu noktada bir fark var. “Yapar mıyım?” sorusu tam da burada, her şeyin başında önem kazanıyor ama birçok yurtdışı başvuran öğrenci bilgi eksikliğinden ötürü bu soruyu yanıtlamak yoluna gitmesi gerektiğini bilmiyor. Cevabınız evetse gitmek ister miyim dediğiniz ülkenin genel kriterlerine bakın -her ülke birbiri ile aynı da değil. Bunu yapmak size zaman ve alan kazandıracak, garanti veriyorum. Yapmak isteyip istemediğinizi biraz daha anlamak ilk adımı atıp atmamayı getirecek peşinden; yapılabilecek şeyler hakkında biraz araştırma yapmak, bir iki kaynağa danışmak da size önünüzdeki zaman dilimini iyi yönetmeniz noktasında alan tanıyacak. Bunları yapmazsanız da işe ya daha bilinçsiz koyulacaksınız ya da istemediğiniz bir şey yapıyor olacaksınız ve ilerleyen zamanlarda eninde sonunda karşınıza belirli sorunlar çıkacak. Bu başlık altında anlatacaklarım bu kadar. Ama başlıklar tabii ki burada bitmiyor. Geriye dönünce fark ettiğim ikinci hata herhangi bir alanda odak kazanamamak. Evet, birçok şeyi hakkıyla yapmak size müthiş deneyimler katar. Matematik hakkında çalışmak size matematiğin dünyasının kapıları aralar, biyoloji hakkında çalışmak sizi yaşamı her yönüyle görecek bir mercek olur, kimya hakkında çalışmak size maddenin esansı ve madde ile yaratmayı öğretir. Bunlar sadece birkaç örnek, daha müzik, felsefe, ekonomi vb. fazlasıyla alan var ve her birinin de spesifikleşilebilecek öte alanları var. Tüm bunlara çalışarak hepsini biraz bilebilirsiniz ancak birinde fark yaratmak isterseniz işte ona özel olarak çalışmanız gerekir. Yurtdışı başvurularının aradığı bir formül bu noktada size yol göstersin. 1-2 alanda özelleşmiş olun, hatta birkaç alt alanda da özel olarak ilgilenmiş olun, ama birçok alan hakkında da belirli bir bilginiz olsun. Bu sadece başvuru bazında değil, çok yönlü nitelikler ile donatılmış bir insan olmanız yolunda da işinize yarayacak. Ben her ne kadar başından beri uğraşmak istediğim alanın biyoloji ile ilgili olacağından emin isem de sonunda kimya ağırlıklı bir alanda buldum kendimi (yine de biyoloji bağlantımı koparmadım ama). İşte bu yüzden ne yapmak istediğinizi yolculuğunuz boyunca boyluca düşünün, bir sonuca ne kadar çabuk varırsanız o kadar erken aksiyon alabilirsiniz (ki aksiyon da alın, sakın öyle durup bir şeyler beklemeyin, bir şeyler yapmadan sevip sevmediğinizi anlayamazsınız). Galiba bu yazının da çok çok çok uzun olması sebebiyle son bir şeye daha değinip sizleri de bu okumayı tadında bırakarak uğurlamayı doğru buluyorum (ki daha devam etsem kangren olacağım). Bu son başlık benim en büyük yaralarımdan birisi, siz beni dinleyin, dediğimi yapın yaptığımı yapmayın. Eğer ki yurtdışına başvuracaksanız, elinizdeki imkanlar ve potansiyel yol haritanız hakkında bilgileriniz yeterliyse, ne yapmak istediğinizi de biliyorsanız ve zaman da artık yavaştan daralıyorsa ileri düzey bir adım atmanın tam vakti, artık okulları araştırın birazcık. Ben US başvurumu yaparken bir anda kendimi okyanusta bir akvaryum balığı gibi bulmuştum vakit geldiğinde. Günler, haftalar boyunca bir sürü okulu araştırdım, taleplerine baktım ve öğrencilerini dinledim. Siz bu potansiyel haritanıza uygun olacak okulları zaman içinde inceleyin, mezun ve öğrenciler ile konuşun ve yaptıkları şeyleri takip edin. Bu her ülkedeki okullar için geçerli. Zaman içerisinde iyi bir bilgi havuzunuz olacaktır elbet ve yurtdışı başvuruların doğası hakkında binbir çeşit şey öğreneceğinizin garantisini verebilirim. Ama bir spesifik unsur var ve eğer başvuru sürecine girmediyseniz muhtemelen bunun hakkında pek fikir sahibi olmayadabilirsiniz bile: okul profillerini anlayın ve okulları biraz daha derinden incelemeye çalışın. Bu durum özellikle US’te okumak isteyenler için çok önemli. Harvard’ın eğitim anlayışı, imkanları, öğrencilerini nasıl idealler ile şekillendirmek istediği, yoğunlaştı alanlar ve sosyal altyapısının MIT, UNC veya Haverford College ile aynı olması mümkün değil. İşte bu noktada okulların tavsiye ettiği bir şeyi paylaşmış olayım daha başvuru sürecine girmeyen okuyucularıma, okulların baktıklarını belirttikleri şey siz ve okulun profillerinin uyuşması, yani sizin oranın bir öğrencisi olabilecek olma potansiyeliniz. Bu sebeple sizin profilinize uyan bir okula yapacağınız bir başvurunun pozitif sonuçlanma olasılığı doğal olarak daha fazla. Eğer siz de kendinizi (yine genel çalışmalarınızdan ve bağımsızlığınızdan ödün vermeden) biraz daha özelleştirip profilinizin belirli uyuşan kısımlarını güçlendirirseniz, örneğin A okulu ile uyuşan araştırmacı kimliğinizi, ve bu güçlendirmeye nitel sonuçlar da getirirseniz başvurduğunuz okul bu yönünüz ile bağdaşacaktır. Bu bilgi ile çalışmak size kalmış, iyi bir araştırmacı iseniz neresi ile daha iyi uyuştuğunuzu anlayacak ipuçları bulmanız pek mümkün, sadece aramasını bilin.

Tüm bunlar bir kenara, artık bu yolculuğun sonuna gelmek, deneyimlerimi bu artık dopdolu doküman üzerine dökmeyi bırakmam gerek, biliyorum. Sizlere bu metni okuduğunuz için teşekkür etmekten öte, yurtdışı başvuru sürecinin bir fedaisi olarak -artık kendimi fedai sayabilirim herhalde- benim gibi hevesli sizlere aktarmak istediklerimi sabırla okuduğunuz için de teşekkür ederim. Daha anlatacak çok şeyim olduğuna inanıyorum, bu sebeple eğer bu konu beğenilirse ilerleyen bloglarımda yeni yeni öneriler ve büyük hatalarım ile size yurtdışında okumak için adımlar atma yolculuğumu anlatırım. Bir sonraki sefere kadar, mutluca kalın ????

Yorumlar

319