SAHRA KURT
Science 08 Haziran 2024

Empresyonizm Akımı

Empresyonizm Nedir

Empresyonizm, doğadaki görünümlerin sürekli değişim içinde olduğundan herhangi bir zamanın herhangi bir anına denk gelen görünümün bir daha aynı şekilde görünemeyeceğini fikrini temel alan sanat akımdır. Doğadaki unsurların kişinin kendisinde oluşturduğu izlenimleri, duygusal izleri yansıtmayı hedefler. Bu akım içerisinde yer alan sanatçılar doğayı objektif bir gerçek olarak değil, kendilerinde yarattığı izlenimi resme (veya edebi esere) aktarırlar.

Resimde izlenimcilik özellikle ışık ve renkten kaynaklanan görsel izlenimleri yansıtmayı hedefler. Resmedilen nesnelere veya olaydan çok günün belirli bir zamanına özgü ışığın sanatçı üzerinde yarattığı izlenimlere önem verilir.

İzlenimcilere göre sanatçı doğrudan doğruya gerçeği değil, gördüklerinin kendisinde uyandırdığı duygu ve düşünceleri esas almalı, nesnelliği ikinci plana atarak kişisel yorumu ön plana çıkarmalıdır.

İzlenimcilikte yorumlar ve izlenimler, sanatçıdan sanatçıya değiştiği ve her sanatçı eserinde kendinde oluşan duyguyu ve izlenimi anlatacağı için, yaratılan edebi eser, yazarın veya şairin kişiliğine dair izler taşır.



Académie Suisse’nin Genç Ressamları

1860’ların başlarında Pissarro, Monet, Paul Cézanne ve Armand Guillaumin gayri resmi bir sanat okulu olan Académie Suisse’de eğitim alıyorlardı. Bu genç ressamlar sık sık sanat üzzerine olan görüşlerini tartışmak için toplanıyorlar ve akademinin eğitimde üzerinde durduğu noktalardan duydukları memnuniyetsizliği konuluyorlardı. Bu ressamlar ayrıca akademinin sanat anlayışındaki geleneksel yaratıcı veya idealleştirici yaklaşımları da reddediyordu.

Monet stüdyodaki arkadaşlarıyla beraber, akademide öğretilen stüdyo içinde resim yapma çalışmaları yerine yenilikçi ressamların izinden giderek dışarıda, manzarayı görerek çalışmayı tercih etmiştir. 1864’te stüdyo kapatıldığında Monet Renoir Sisley ve Bazille direkt olarak doğayı resmedebilmek için önceden de birçok yenilikçi ressamın ilgisini çekmiş olan Fontainebleau ormanına taşındılar. 

1860’ların sonlarına gelindiğinde bu ressamlar manzara ve nehir sahnelerini çizmeye başladılar, bu resimlerde hiçbir izlenime yer vermeden cisimlerin doğal ışıktaki görüntülerini çiziyorlardı. Sanatçılar, yumuşak yeşiller, kahverengiler ve grilerden oluşan geleneksel manzara paletini terk edip bunun yerine daha açık, daha güneşli, daha parlak bir tonla boyadılar. Işığın su üzerindeki oyununu ve dalgaların yansıyan renklerini boyayarak başladılar; gözlemledikleri güneş ışığı, gölge ve doğrudan ve yansıyan ışığın çeşitli ve hareketli etkilerini yeniden üretmeye çalıştılar. Amaçlarından biri de , gözlerini kapattıklarında anlık olarak zihinlerinde canlanan görüntüleri resmedebilmekti.

1860’larda kabul almış resimleri olsa da, daha sonrasında prestijlli bir sergi olan Salon’dan sık sık ret aldılar. Bu yüzden bu serginin adaletsizliğini ve onlar gibi küçük ressamlara yapılan adaletsizlikleri fark etttiler. Kendi sergilerini açmaya kalkıştılarsa da Fransız-Alman savaşı nedeniyle bu hedefleri kesintiye uğradı, ayrıca öne çıkan isimlerinden biri olan Brazille’i de savaştta kaybettiler. 


1873’ün sonunda Ressamların, heykeltıraşların ve gravürcülerin anonim topluluğu adında bir topluluk kuruldu, genç  ressamlarımızın birçoğu bu topluluğun üyeleri arasındaydı.  Bu topluluk sergiler düzenlemeyi, resimler satmayı ve dergiler çıkarmayı hedefliyordu. 1874’te topluluk, 30 katılımcının eeserleriyle ilk sergisini düzenledi. 

Bazı eleştirmenler grubun düzenden kopma çabasını takdir etmiş olsa da çoğu, sanatlarını beğenmedi ve eserler hakkında sert eleştiriler yazdı. Le Charivari'de Monet'nin ‘İzlenim, Gün Doğumu’ adlı tablosu hakkında yazılan eleştiri, bu gruba başlangıçta alaycı anlamda kullanılmış olan "İzlenimciler" adını kazandırdı. Sergi mali açıdan başarısızlıkla sonuçlandı ve Société Anonyme kısa süre sonra feshedildi.

Sergi Yılları ve Ayrılık

Bu başarısızlıktan sonraki 10 yılda Société Anonyme’in sanatçıları yedi sergi daha düzenledi. Bu sergilerle grup yavaş yavaş sanat dünyasında tanınmaya ve önem kazanmaya başlasa da sergilerin planlanması sırasında "Empresyonizm" adının kullanılması ve bunun üslup birliği anlamına gelmesi konusunda grup içinde anlaşmazlıklar ortaya çıktı ve bu, özellikle son üç sergide birkaç sert çekimserlik yaşanmasına neden oldu.

Sergi yılları sırasında sanatçılar bireysel olarak kendi tarzlarını özelleştirse de çalışmalarında teknik özgürlük, kişisel yaklaşım ve doğanın gerçeğe uygun olarak yansıtılması ilkeleriyle birleşmeye devam ettiler.

Empresyonist grup, 1880'lerin başlarında ressamların giderek kendi estetik ilgi ve ilkelerinin peşinden gitmesiyle dağılmaya başladı. Ancak grup, kısa varlığıyla sanat tarihinde bir devrim gerçekleştirdi ve Cézanne, Gauguin, Georges Seurat, Vincent van Gogh ve Post-Empresyonist hareket için teknik bir başlangıç ​​noktası sağladı. İzlenimcilik aynı zamanda Batı resminin sonraki sanatçılarına geleneksel tekniklerden ve konuya yaklaşımlardan ayrılma yolunu da açtı.

 

Bir Empresyonizm Klasiği:Monet’nin Nilüferler Serisi


Empresyonizm akımının önemli bir sembolü olan nilüferler, doğanın büyüleyici güzelliklerini ve ışığın dansını yansıtan önemli bir motif haline gelmiştir. Claude Monet gibi büyük sanatçılar, nilüferleri resimlerinde sıkça kullanarak bu çiçeklerin doğadaki zarafetini ve değişkenliğini yakalamışlardır.

Nilüferlerin, sulak alanlarda sergiledikleri ihtişam, Monet'in resimlerinde de çarpıcı bir şekilde görülür. Bu çiçekler, suyun yüzeyinde yansıyan güneş ışığının etkisiyle parıldayan renkli yansımalar oluştururlar. Monet, fırça darbeleriyle bu renkli yansımaları ustalıkla resmederek izleyiciye doğanın büyüleyici güzelliğini aktarır.

Empresyonist tarzın temel özellikleri olan renk ve ışık oyunları, nilüferlerin resmedilmesinde de belirgindir. Monet'in tablolarında, nilüferlerin yapraklarının renkleri günün farklı saatlerinde ve değişen hava koşullarında sürekli olarak değişir. Bu, doğanın sürekli akışını ve ışığın etkileyici dansını yansıtır.

Nilüferler aynı zamanda Monet'in açık hava çalışmaları için mükemmel bir konu olmuştur. Bu çiçeklerin sulak alanlardaki doğal ortamı, sanatçının dış mekanda yapılan çalışmalarında doğanın değişkenliğini ve canlılığını yakalamasına olanak tanır. Monet'in nilüfer resimleri, doğanın güzelliklerini ve empresyonist tarzın özünü en iyi şekilde yansıtan eserlerden biridir.

Empresyonizm Nedir

Empresyonizm, doğadaki görünümlerin sürekli değişim içinde olduğundan herhangi bir zamanın herhangi bir anına denk gelen görünümün bir daha aynı şekilde görünemeyeceğini fikrini temel alan sanat akımdır. Doğadaki unsurların kişinin kendisinde oluşturduğu izlenimleri, duygusal izleri yansıtmayı hedefler. Bu akım içerisinde yer alan sanatçılar doğayı objektif bir gerçek olarak değil, kendilerinde yarattığı izlenimi resme (veya edebi esere) aktarırlar.

Resimde izlenimcilik özellikle ışık ve renkten kaynaklanan görsel izlenimleri yansıtmayı hedefler. Resmedilen nesneler veya olaydan çok, günün belirli bir zamanına özgü ışığın sanatçı üzerinde yarattığı izlenimlere önem verilir.

İzlenimcilere göre sanatçı doğrudan doğruya gerçeği değil, gördüklerinin kendisinde uyandırdığı duygu ve düşünceleri esas almalı, nesnelliği ikinci plana atarak kişisel yorumu ön plana çıkarmalıdır.

İzlenimcilikte yorumlar ve izlenimler, sanatçıdan sanatçıya değiştiği ve her sanatçı eserinde kendinde oluşan duyguyu ve izlenimi anlatacağı için, yaratılan edebi eser, yazarın veya şairin kişiliğine dair izler taşır.

Académie Suisse’nin Genç Ressamları

1860’ların başlarında Pissarro, Monet, Paul Cézanne ve Armand Guillaumin gayri resmi bir sanat okulu olan Académie Suisse’de eğitim alıyorlardı. Bu genç ressamlar sık sık sanat üzzerine olan görüşlerini tartışmak için toplanıyorlar ve akademinin eğitimde üzerinde durduğu noktalardan duydukları memnuniyetsizliği konuşuyorlardı. Bu ressamlar ayrıca akademinin sanat anlayışındaki geleneksel yaratıcı veya idealleştirici yaklaşımları da reddediyordu.

Monet stüdyodaki arkadaşlarıyla beraber, akademide öğretilen stüdyo içinde resim yapma çalışmaları yerine yenilikçi ressamların izinden giderek dışarıda, manzarayı görerek çalışmayı tercih etmiştir. 1864’te stüdyo kapatıldığında Monet, Renoir, Sisley ve Bazille direkt olarak doğayı resmedebilmek için önceden de birçok yenilikçi ressamın ilgisini çekmiş olan Fontainebleau Ormanı'na taşındılar. 

1860’ların sonlarına gelindiğinde bu ressamlar manzara ve nehir sahnelerini çizmeye başladılar, bu resimlerde hiçbir izlenime yer vermeden cisimlerin doğal ışıktaki görüntülerini çiziyorlardı. Sanatçılar, yumuşak yeşiller, kahverengiler ve grilerden oluşan geleneksel manzara paletini terk edip bunun yerine daha açık, daha güneşli, daha parlak bir tonla boyadılar. Işığın su üzerindeki oyununu ve dalgaların yansıyan renklerini boyayarak başladılar; gözlemledikleri güneş ışığı, gölge ve doğrudan ve yansıyan ışığın çeşitli ve hareketli etkilerini yeniden üretmeye çalıştılar. Amaçlarından biri de , gözlerini kapattıklarında anlık olarak zihinlerinde canlanan görüntüleri resmedebilmekti.

1860’larda kabul almış resimleri olsa da, daha sonrasında prestijlli bir sergi olan Salon’dan sık sık ret aldılar. Bu yüzden bu serginin adaletsizliğini ve onlar gibi küçük ressamlara yapılan adaletsizlikleri fark etttiler. Kendi sergilerini açmaya kalkıştılarsa da Fransız-Alman savaşı nedeniyle bu hedefleri kesintiye uğradı, ayrıca öne çıkan isimlerinden biri olan Brazille’i de savaştta kaybettiler. 

Le Société Anonyme des Artistes, Peintres, Sculpteurs et Graveurs

1873’ün sonunda 'Ressamların, Heykeltıraşların ve Gravürcülerin Anonim Topluluğu' adında bir topluluk kuruldu, ressamlarımızın birçoğu bu topluluğun üyeleri arasındaydı. Bu topluluk sergiler düzenlemeyi, resimler satmayı ve dergiler çıkarmayı hedefliyordu. 1874’te topluluk, 30 katılımcının eserleriyle ilk sergisini düzenledi. 

Bazı eleştirmenler grubun düzenden kopma çabasını takdir etmiş olsa da çoğu, sanatlarını beğenmedi ve eserler hakkında sert eleştiriler yazdı. Le Charivari'de Monet'nin ‘İzlenim, Gün Doğumu’ adlı tablosu hakkında yazılan eleştiri, bu gruba başlangıçta alaycı anlamda kullanılmış olan "İzlenimciler" adını kazandırdı. Sergi mali açıdan başarısızlıkla sonuçlandı ve Société Anonyme kısa süre sonra feshedildi.

Sergi Yılları ve Ayrılık

Bu başarısızlıktan sonraki 10 yılda Société Anonyme’in sanatçıları yedi sergi daha düzenledi. Bu sergilerle grup yavaş yavaş sanat dünyasında tanınmaya ve önem kazanmaya başlasa da sergilerin planlanması sırasında "Empresyonizm" adının kullanılması ve bunun üslup birliği anlamına geliyor olmasından dolayı grup içinde anlaşmazlıklar ortaya çıktı ve bu, özellikle son üç sergide birkaç sert çekimserlik yaşanmasına neden oldu.

Sergi yılları sırasında sanatçılar bireysel olarak kendi tarzlarını özelleştirse de çalışmalarında teknik özgürlük, kişisel yaklaşım ve doğanın gerçeğe uygun olarak yansıtılması ilkeleriyle birleşmeye devam ettiler.

Empresyonist grup, 1880'lerin başlarında ressamların giderek kendi estetik ilgi ve ilkelerinin peşinden gitmesiyle dağılmaya başladı. Ancak grup, kısa varlığıyla sanat tarihinde bir devrim gerçekleştirdi ve Cézanne, Gauguin, Georges Seurat, Vincent van Gogh ve Post-Empresyonist hareket için teknik bir başlangıç ​​noktası sağladı. İzlenimcilik aynı zamanda Batı resminin sonraki sanatçılarına geleneksel tekniklerden ve konuya yaklaşımlardan ayrılma yolunu da açtı.

Bir Empresyonizm Klasiği: Monet’nin Nilüferler Serisi

Empresyonizm akımının önemli bir sembolü olan nilüferler, doğanın büyüleyici güzelliklerini ve ışığın dansını yansıtan önemli bir motif haline gelmiştir. Claude Monet gibi büyük sanatçılar, nilüferleri resimlerinde sıkça kullanarak bu çiçeklerin doğadaki zarafetini ve değişkenliğini yakalamışlardır.

Nilüferlerin, sulak alanlarda sergiledikleri ihtişam, Monet'nin resimlerinde de çarpıcı bir şekilde görülür. Bu çiçekler, suyun yüzeyinde yansıyan güneş ışığının etkisiyle parıldayan renkli yansımalar oluştururlar. Monet, fırça darbeleriyle bu renkli yansımaları ustalıkla resmederek izleyiciye doğanın büyüleyici güzelliğini aktarır.

Empresyonist tarzın temel özellikleri olan renk ve ışık oyunları, nilüferlerin resmedilmesinde de belirgindir. Monet'nin tablolarında, nilüferlerin yapraklarının renkleri günün farklı saatlerinde ve değişen hava koşullarında sürekli olarak değişir. Bu, doğanın sürekli akışını ve ışığın etkileyici dansını yansıtır.

Nilüferler aynı zamanda Monet'nin açık hava çalışmaları için mükemmel bir konu olmuştur. Bu çiçeklerin sulak alanlardaki doğal ortamı, sanatçının dış mekanda yapılan çalışmalarında doğanın değişkenliğini ve canlılığını yakalamasına olanak tanır. Monet'nin nilüfer resimleri, doğanın güzelliklerini ve empresyonist tarzın özünü en iyi şekilde yansıtan eserlerden biridir.



KAYNAKÇA:

https://en.wikipedia.org/wiki/Impressionism

https://www.britannica.com/art/Impressionism-art

https://www.britannica.com/art/Impressionism-A-Timeline

https://www.britannica.com/art/The-Radicalism-of-Impressionism

https://mymodernmet.com/impressionist-artists-list/

https://www.britannica.com/topic/Water-Lilies-Monet-series


Yorumlar

05